SEVGİDEN SAYGI ÇERÇEVESİ

Yerine ulaşmaz bu giderim, bilirim. Lakin ulaşırsa bu posta zatıalinize, tarafınızdan cevapta gelir en kısa zamanda bu cepheye, bilirim. Bilirim,  gelecek cevabın sevgiye duyulan hayranlıktan oluşan saflık ve yaşanmamışlıklardan kaynaklandığını. “Kıskanılmak hoş şeydir yerine göre” der geçerim. Geçerim de aklım takılır duyduğum saygıya ve kullandığınız saflığıma. Saflık demişken belirteyim, istersem cin dediğinizi bile becerebilirim. Beceririm de dudaklarınızdan çıkan lakırtıları, tarafınıza tek tek geviş getirerek yutturmayı. Ama severim ben. Hem de seni hiçbir zaman hiç kimsenin sevemeyeceği derecede severim onu. Sevgimden susarım. Sana değil dünya da ki bütün sevgilere saygı duyarım.

Seninde vardır elbet, hayat denen deftere karalayabileceğin tecrübelerin. Belki çok borç ödemişsindir bu yüzden. Belki de hala ödüyorsundur kim bilir. Belki mecbursundur. Hani olur ya senin bütün cümlelerin belki de “mecburum artık” diye başlıyordur. Belki mutsuzsun belki de o yüzden mutsuz etmek istiyorsundur. Çabanı taktir ederim. Koruma bir içgüdüdür, aynı kıskanmanın olduğu gibi. Çabalamak güzel şey, ama bu yapılan çaba olarak kalır, kanaat yüz olsa bile kişiliğin sınıfta kalır.  

Yalanlarla şişmiş tüm zihniyetler gerçeklerle yüzleşecek elbet. Ve bu düellodan sonra; yalan, doğruyu vuracak mavrayı neresinden uyduracak?  Saygı duyulan sevgilerin neresinde sevimli bir tavır bulanacak? Ve bu tavır sizce ne kadar inandırıcı olacak? Kafanızda yarattığınız senaryonun tutulacak neresi kalacak? İşte o saatten sonra tüm yalanlar gerçek dünyanın realitesinde polyana rolünde ki yardımcı oyuncular olacak. O yüzden an sizindir. Tadını çıkarmaya çalışısın. Bilin ki yarınlar bizimdir. Şimdi yıkılmazsa bu kale, geçilemez bir ömür kutsal sınırlar. Biz kendimize mutlu son yazmadık ki, bu film baştan aşağı mutluluk dolu.  

El bebek gül bebek yetişmişliğim. Bu nedenle çokça ezilmişliğim. Yalan yok, yalan da söylemişliğim. Sonra ateş olup yakmışlığım. Pazarda su satmışlığım. Beş kuruşsuz deplase yaşamışlığım. Bir gece de milyarlar harcamışlığım. Kilo metleri aç ve susuz aşmışlığım. Tamircide çıraklık yapmışlığım. Sarhoş olup adam bıçaklamışlığım. Rakıda balık aramışlığım. Balıkta rakı aramışlığım. Dumandan medet ummuşluğum. Kaldırımda uyumuşluğum. Çok kaçmışlığım. Az kovalamışlığım. Geri vitese takmışlığım. Kör olup durmadan ileri gazlanmışlığım. Dayak yemişliğim. Hata yapmışlığım. Silah taşımışlığım. Kümesi yakmışlığım. Bakkaldan sakız çalmışlığım. Biryantin sürmüşlüğüm. Siyah pantolon altına beyaz çorap giymişliğim. Kulağıma küpe takmışlığım. Saçımı kazıtmışlığım. Korkmamışlığım. Korkudan altıma yapmışlığım. Dostlar ölürken benim yüz binlerce kez ölmüşlüğüm.…………….
Var!
Pişmanlık yok!
Zaten yaşanılmışlıkların neresinden bakarsan bak “yaşanmış”. Göreceksin ki bir süre sonra, bu saçlar boşuna dökülüp beyazlamamış. Ve gün geldiğinde “arkadaş” diye başlayan cümleler ile “doğru mu yapıyorum” diyerek bir kez daha seslendiğinde bu bünyeye. “Sen ne yaparsan yap ben senin her zaman arkandayım arkadaş” diyeceğim inatla. Söz diyeceğim ulan! Ne olursa olsun, ne sevgimden ne saygımdan geçeceğim. Saygı ve sevgi benden vazgeçse bile.

Dualardan hediyemdir.
Kulağıma okunacak son duam ile gider benden.

Çok seviyorum paşa, bildiğin gibi değil! Onu da anlatırımda şimdi sırası değil.

Çocukluğumda jetgillerden sonra casper’dan önce hep duyardım.USLU ÇOCUK OLURSAN; BELKİ BİRGÜN SENDE, ŞİRİNLERİ GÖREBİLİRSİN. Ben yaşlanmadan önce de tekrarlamıştı sevimli bir dost bunu bana. USLU ÇOCUK OLURSAN BELKİ BİRGÜN.

Ve ister inan, ister inanma ki sen kesin inanmamayı tercih edeceksin.

Ben uslu çocuk oldum, şirinleri de gördüm.

Şimdi bana gargamelin çığlıklarını anımsatıyorsun. Ama şirinler hep kazanırdı. Bunu unutuyorsun.

Selametle…
C.
Ataman




0 Yorunuz:

Bana yorum yapma bana bira ısmarla ya da yap sonra da bira ısmarla...