LINE’DA KONUŞTUKLARINIZI KİMSE DİNLEYEMEZ

LINE’da kullanıcı bilgi ve görüşmeleri 3G, 4G ve Wi-Fi dahil tüm ağlarda şifreleniyor!
Yoğun iş temposu, şehirleşme ve hızlanan yaşam bizleri dijital dünyada sosyalleşmeye yöneltiyor. Bu alanda bilindik sosyal medya kanallarının yanı sıra ücretsiz mesajlaşma, ücretsiz sesli ve görüntülü arama gibi birçok hizmeti bir arada sunan mobil mesajlaşma platformları da öne çıkıyor. Aile bireylerinden arkadaşlara kadar hayatımızdaki herkesle her an paylaşımda bulunduğumuz bu platformlarda kullanıcıların dikkat ettiği en önemli özelliklerden biri de güvenlik sistemleri. Bu anlamda rakiplerinden ayrılan LINE’da kullanıcı bilgi ve görüşmeleri 3G, 4G ve Wi-Fi dahil tüm ağlarda şifreleniyor. LINE’ın iç denetim yönetimi alanında üç uluslararası sertifikaya (SOC2, SOC3 ve SysTrust) sahip olan ilk mobil mesajlaşma uygulaması olması da güvenlik standartlarına verdikleri önemin bir kanıtı niteliğinde.
Telefon Numaranızı Gizli Tutun
LINE’da kendinize özel bir ID belirleyerek telefon numaranızı kimselere vermeden iletişim kurabilirsiniz. Sizi LINE ID’nizi kullanarak ekleyen kişiler telefon numaranızı göremezler. LINE ID’nizi belirlemek için Diğer/Daha Fazlası > Ayarlar > Profil menüsünü kullanabilirsiniz.
Telefon numaranıza sahip kişilerin LINE arkadaşları listesine otomatik olarak eklenmek istemiyorsanız “Başkalarının Eklemesine İzin Ver” seçeneğini kapatabilirsiniz. Böylece sizi sadece LINE ID’nizi paylaştığınız kişiler ekleyebilir.

Tanımadığınız Kişilerin Sizi Rahatsız Etmesine Engel Olun
Anlık mesajlaşma uygulamaları kullananların korkulu rüyalarından birisi de yanlışlıkla alakasız bir mesajlaşma grubuna eklenmektir. LINE’da tanımadığınız kişilerin bulunduğu bir grup sohbetine davet edildiğinizde grupta bulunan kişiler telefon numaranızı göremiyor.
Tanımadığınız bir kişi size mesaj attığında LINE otomatik olarak  “Ekle”, “Engelle” ve “Şikâyet et” seçeneklerini sunuyor. Eğer size mesaj gönderen kişiyi tanımıyorsanız kolayca engelleyebiliyorsunuz.

Telefonunuz Yanınızda Olmasa Da Mesajlarınızı Koruyun
Yazışmalarınızı meraklı gözlerden korumak için LINE’a şifre koyabiliyorsunuz. Diğer/Daha fazlası > Ayarlar > Gizlilik ayarlarından “Şifre Kilidi”ni kullanarak LINE’ın her açılışta şifre sormasını sağlayabiliyorsunuz.

Ayrıca “Sohbet Odası Ayarları”ndan tüm sohbet geçmişinizi ve sohbetler içerisinde paylaştığınız tüm dosyaları tamamen silebiliyorsunuz.
Bir arkadaşınız LINE’dan size mesaj yazdığında bildirimin ekranda mesaj okunacak şekilde belirip belirmemesi ile ilgili ayarlarınızı da istediğiniz gibi düzenleyebiliyorsunuz. Bildirim ayarlarında yer alan “Önizleme göster” seçeneğini kapattığınızda, yeni bir mesaj geldiğinde ekranda gelen mesaj yerine “Bir mesajınız var!” yazısı görünüyor.

Paylaşımlarınızı Gizleyin
LINE’ı rakiplerinden ayıran bir diğer özelliği de ileti, fotoğraf, video, bağlantı gibi paylaşımların yapılabildiği, sosyal medya yapısına sahip Timeline ve Home özellikleri. LINE’daki Timeline ve Home hareketlerinizi yalnızca arkadaşlarınız görebiliyor. Ancak burada da iletilerinizin kimler tarafından görüntülenebileceğini belirleyebiliyorsunuz.
Timeline’ınızda paylaşmak istediğiniz iletinizi hazırlarken alt menünün en sağında bulunan “Kişiler” sembolüne tıklayarak iletinizin gizlilik ayarlarını yapabilirsiniz.

Nerede, Ne Zaman İsterseniz Güvenle Konuşun, Mesajlaşın!
LINE'ı tüm akıllı telefonlarda (iPhone, Android, Windows Phone, Blackberry, Nokia), tabletlerde ve hatta bilgisayarınızda bile kullanabilirsiniz.
Kullandığınız cihaza uygun LINE indirmek için: http://line.me/tr/download
Bir boomads advertorial içeriğidir.

SEVGİDEN SAYGI ÇERÇEVESİ

Yerine ulaşmaz bu giderim, bilirim. Lakin ulaşırsa bu posta zatıalinize, tarafınızdan cevapta gelir en kısa zamanda bu cepheye, bilirim. Bilirim,  gelecek cevabın sevgiye duyulan hayranlıktan oluşan saflık ve yaşanmamışlıklardan kaynaklandığını. “Kıskanılmak hoş şeydir yerine göre” der geçerim. Geçerim de aklım takılır duyduğum saygıya ve kullandığınız saflığıma. Saflık demişken belirteyim, istersem cin dediğinizi bile becerebilirim. Beceririm de dudaklarınızdan çıkan lakırtıları, tarafınıza tek tek geviş getirerek yutturmayı. Ama severim ben. Hem de seni hiçbir zaman hiç kimsenin sevemeyeceği derecede severim onu. Sevgimden susarım. Sana değil dünya da ki bütün sevgilere saygı duyarım.

Seninde vardır elbet, hayat denen deftere karalayabileceğin tecrübelerin. Belki çok borç ödemişsindir bu yüzden. Belki de hala ödüyorsundur kim bilir. Belki mecbursundur. Hani olur ya senin bütün cümlelerin belki de “mecburum artık” diye başlıyordur. Belki mutsuzsun belki de o yüzden mutsuz etmek istiyorsundur. Çabanı taktir ederim. Koruma bir içgüdüdür, aynı kıskanmanın olduğu gibi. Çabalamak güzel şey, ama bu yapılan çaba olarak kalır, kanaat yüz olsa bile kişiliğin sınıfta kalır.  

Yalanlarla şişmiş tüm zihniyetler gerçeklerle yüzleşecek elbet. Ve bu düellodan sonra; yalan, doğruyu vuracak mavrayı neresinden uyduracak?  Saygı duyulan sevgilerin neresinde sevimli bir tavır bulanacak? Ve bu tavır sizce ne kadar inandırıcı olacak? Kafanızda yarattığınız senaryonun tutulacak neresi kalacak? İşte o saatten sonra tüm yalanlar gerçek dünyanın realitesinde polyana rolünde ki yardımcı oyuncular olacak. O yüzden an sizindir. Tadını çıkarmaya çalışısın. Bilin ki yarınlar bizimdir. Şimdi yıkılmazsa bu kale, geçilemez bir ömür kutsal sınırlar. Biz kendimize mutlu son yazmadık ki, bu film baştan aşağı mutluluk dolu.  

El bebek gül bebek yetişmişliğim. Bu nedenle çokça ezilmişliğim. Yalan yok, yalan da söylemişliğim. Sonra ateş olup yakmışlığım. Pazarda su satmışlığım. Beş kuruşsuz deplase yaşamışlığım. Bir gece de milyarlar harcamışlığım. Kilo metleri aç ve susuz aşmışlığım. Tamircide çıraklık yapmışlığım. Sarhoş olup adam bıçaklamışlığım. Rakıda balık aramışlığım. Balıkta rakı aramışlığım. Dumandan medet ummuşluğum. Kaldırımda uyumuşluğum. Çok kaçmışlığım. Az kovalamışlığım. Geri vitese takmışlığım. Kör olup durmadan ileri gazlanmışlığım. Dayak yemişliğim. Hata yapmışlığım. Silah taşımışlığım. Kümesi yakmışlığım. Bakkaldan sakız çalmışlığım. Biryantin sürmüşlüğüm. Siyah pantolon altına beyaz çorap giymişliğim. Kulağıma küpe takmışlığım. Saçımı kazıtmışlığım. Korkmamışlığım. Korkudan altıma yapmışlığım. Dostlar ölürken benim yüz binlerce kez ölmüşlüğüm.…………….
Var!
Pişmanlık yok!
Zaten yaşanılmışlıkların neresinden bakarsan bak “yaşanmış”. Göreceksin ki bir süre sonra, bu saçlar boşuna dökülüp beyazlamamış. Ve gün geldiğinde “arkadaş” diye başlayan cümleler ile “doğru mu yapıyorum” diyerek bir kez daha seslendiğinde bu bünyeye. “Sen ne yaparsan yap ben senin her zaman arkandayım arkadaş” diyeceğim inatla. Söz diyeceğim ulan! Ne olursa olsun, ne sevgimden ne saygımdan geçeceğim. Saygı ve sevgi benden vazgeçse bile.

Dualardan hediyemdir.
Kulağıma okunacak son duam ile gider benden.

Çok seviyorum paşa, bildiğin gibi değil! Onu da anlatırımda şimdi sırası değil.

Çocukluğumda jetgillerden sonra casper’dan önce hep duyardım.USLU ÇOCUK OLURSAN; BELKİ BİRGÜN SENDE, ŞİRİNLERİ GÖREBİLİRSİN. Ben yaşlanmadan önce de tekrarlamıştı sevimli bir dost bunu bana. USLU ÇOCUK OLURSAN BELKİ BİRGÜN.

Ve ister inan, ister inanma ki sen kesin inanmamayı tercih edeceksin.

Ben uslu çocuk oldum, şirinleri de gördüm.

Şimdi bana gargamelin çığlıklarını anımsatıyorsun. Ama şirinler hep kazanırdı. Bunu unutuyorsun.

Selametle…
C.
Ataman




Kukumav Kuşu

Ben sensizliğin kukumav kuşuyum. Sen bensizliğin realisti.
Realistliğin despotluğuna; kukumavın hayalleri var! Yeter mi ki? 

Sen yokken planlardım hayallerimi. Şimdi sen yanımda yokken, planlıyorum senli geleceğimi. İnan çok zor olacak. Tahmin edilenden daha zor olacak.
Düşünüyorum, çünkü kukumavım ben ve budur benim işim.   

Sensizliği düşünüyorum,

Çıldırıyorum, kalbim duruyor sanki. Bütün anlatacaklarım boğazımda düğümleniyor. Nefesim kesiliyor, sensiz nefes almakta istemiyorum gerçi. Soğuyorum tüm hayattan bir anda, ölüm anlam kazanıyor yaşayacak bir şey kalmayınca.

Zorladıkça sensizliği düşünmeyi,

Kollarım uyuşuyor, ayaklarım üşüyor. Midemde anlamsız ağrılar. Sanki kanım çekiliyor tüm bedenimden. Sanki ruhum sensizliği kabul etmeyip, sana koşuyor bedenimi terk ederek.  

Sensizliği düşündükçe,

Ağlamak istiyorum bağıra çağıra, ağlayamıyorum. Yahu gitmesin beni bırakmasın ölürüm diye haykırmak istiyorum, sesim çıkmıyor. Ahh bi koşup gelebilsem gittiğin yere, kıpırdayamıyorum ki. Dişlerimi sıkıyorum sonra da yumruklarımı, mazoşist duygular kaplıyor dört bir yanımı, ama ben hareket bile edemiyorum. Zaman duruyor sanki, Allah’ım al şu canımı. BEN SENSİZ YAŞAMAK İSTEMİYORUM.

Ben sensizliği düşünürken bile ölümden döndüm realist!

Kukumavların nesli tükeniyor ve kukumav durmadan düşünüyor.

Sen ve ben. Sen yokken bile hayallerimde, planlarımda, her ânımda hep yan yanayız. Şu orta şekerli hayattan tek mühim isteğimsin sen! Dualarımsın, hayallerimsin, gerçeklerimsin. Tüm hissiyatımla sarıldığım, kalbimle kokladığım, yüreğimle dokunduğumsun sen. Gözlerimin parlağı, sözlerim sahibi, gülüşümün sebebi, ömrünüm neşesi sen. Şu dünya da kalan son kukumav için, hayatın anlamısın sen. İşte bu yüzden, kukumav ölür gidersen!

Hayallerim var gelecekti gerçeklere dair. Çok bir şey istemiyorum şu mavi gökyüzünden. Kendim için sadece seni diliyorum. Senin içinse seni mutlu edebilecek bir kukumav olmayı!

Senin kokunla uyumayı, nefesini hissetmeyi, seninle adım atmayı iyiyi ve kötüye. Seninle gülmeyi, dertleşmeyi, oturup zırıl zırıl ağlamayı gerektiği yerde.

Ben çulsuz bir kukumavım, nesli tükenmekte olan.

Sana verebileceğim tek gerçek sevgimdir. Katıksızdır, yalansızdır. Gerçektir realist. Görebileceğin en gerçek duygudur bu mayhoş dünya da.  Öyle severim ki düşünmeden yürürüm seninle bütün geleceklere. Ele güne inat bağırırım sevgimi en olmadık yerde. Tüm değerlerimi yeniden inşa ederim sevgimle. Değişirim realist. Sevgim benim şekillendirir. İki kişilik yaşarım bir ömür. Benim sevgim her gün daha fazla büyür. Büyür büyümesine de sevgi elle tutulabilir bir gerçek midir? Bir realist için yeterli midir?

Ben son kukumavım, gelecek kaygılarını olan.

Çok zor olacak, tahmin ettiğimden daha zor olacak. Her şey tamam ama sana yakışan bir kukumav olma kısmı, çok zor olacak. İnan hazırım. Bir gram kuşkun olmasın. Mecnun çölleri aştı, kerem dağları deldi. Hiç biri de kukumav kadar sevmedi. Kim hangi engeli koyarsa koysun önüme. Ben söz verdim kalbime, aşıp döneceğim. Koşacağım kokuna doğru. Sarılacağım yine sana sımsıkı. Tüm kaygılar silinecek o anda. Ve hüsnü kuruntular sadece lakırtı olacak hayatımızda.

İnan bana realist. Güven bana. Ben nesli tükenmekte ki kukumavların çulsuz ve gelecek kaygıları olan sonuncusuyum. Seni yaşamak zorundayım. Zaman ve sabır. Her şey çok güzel olacak.!

Ama sen realist, hiçbir zaman beni yaşamak zorunda değilsin. Eğer gitmek istiyorsan, gidersin. Çocuklarına da kukumavların nesillerinin nasıl tükendiğini böyle izza edersin…

Bir kukumav bunları bir kez yazar.
Sonra da işene bakar.
Ölümse ölür.
Yaşamaksa daha yapacak çok işi var

Hürmetler ,
Cemil Ataman




- kukumav kuşu -


Ellerimde bir avuç sıkıntı

Bugün yine o günlerden bi gün.

İkinci bir kalbe ihtiyacım var bugün. Ritmi tutturamıyor benim yaşça genç, kafası kırk altı bedenim. Olurdu da hani; “ce-mil…ce-mil” diye atacak bir yürek dinleseydi azıcık. “Oh” derdi, yaslanıp arkasına demli bir çay içerdi.
# Olsun...
Yüreği öyle atan var mı aranız da! “Vaaaaar vaar” ben biliyorum, çıksın kendi söylesin. Hatunsa, hatunluğunu bilsin.
# Çok seviyorum be aga... Bildiğin gibi değil.! Onu da anlatırım da, şimdi sırası değil.

Bugün yine o günlerden bi gün.

Ellerimde bir avuç sıkıntı var paşam. Kafamda dolanan binlerce mavra var. Acayip istekleri var şeytanın, kulağımı fısıldıyor şu an bak.“duvara kafa at cemo, camı açıp bağıra çağıra küfret cemo” . Ben Antonio Vivaldiciyim bugün canım. Kaybol kalbini kırmıyım. Besmele silahımı kullandırma bana. Şimdi git varoşun arka sokaklarında eski Cemil’i mumla ara.
# Bak gördün mü? Ona kızdım. Sana da kızarım.
Yok yahu kızamam. Ama belki bu yüzden; bi gün kendime çok fena kızıcam.

Şimdi sıkı dur. Çünkü anlatıcam sana bi asırlık bugünü.
Kafanı karıştırıcam biraz haliyle.Noktalama yok, vurgu yok.Derin bi nefes al ve arkana yaslan.Başlıyoruz…




ne esmek lazım ne köstek lazım canım doğru çok doğru benimde bilmediklerimi senin bana bilmeyi bildirmen için bu kadar az kelime ile bildirmen beni biraz haddimi bilmeye itti nitekim bildim eyvallah benim soru o değil gerçi hayat başka türlü şu benim enteresan penceremden bakınca tek sorunun çok ya da az görmekten ziyade su gibi nefes gibi ihtiyaç duymak artık bizsiz yapamamak toparlayamıyorum kendimi kendim böyle olunca sen olmadan anlamıyorsun anlıyorum deme belki şimdi bundan anlarsın tamam derim o zaman ama o zaman anlamamıştın işte çünkü ihtiyaç dediğim yaşam ihtiyacım ihtiyacım var dediğimde akan sular durmaları eee sende durdur suları ikimize de ikimiz lazımız deli gibi biliyorsun eee napıyosun koca Trakyalı eyyy gidiii gidiii şu zaman kural zamanı değildir bilmiyor musun senin kalbin tarifteki gibi atar mı bilmem ama senin iki heceli o ismini kalbim yedi aydır söyleniyor yedi yaladı yuttu ezberledi o da beni yedi bitirdi hadi neyse bitti dedik ama bitmedi ya çok seviyorum mütevellit çok özlüyorum ne iştir inan bende bilmiyorum maşallah deyip kıçımı kaşıyorum kaşınıyorum da biraz biliyorum hakkediyorum da bazen farkındayım ama Orhan baba ne demişti hatasız kul olmaz öyle olsun sabreden derviş muradına ermiş de demiş Orhan babadan baba atalarımız varmış zamanında hepside bizi konuşmuş nazar var ondan biliyorum ben hep bundan çokta tatlıyız vesselam ne güzel olduk biz niye sıkıyoruz biz birbirimizi yani hani niye sıkalım şartlar müsaitse görelim sevelim öpelim yeter deme bitmedi çünkü sen konuşmazsan ben yazarım sen şimdi özleyelim diyorsun farkında değilsin bu günleri yiyosun hani bakıp geçmişe o zamanlar neden daha fazla zaman ayırmamışız birbirimize dediğimiz hafta var ya o günlere benzeyecek bak sen çalışçan ben okuycam sen çalışcan ben asker olucam sen çalışçan ben çalışcam sen okurken hazır bende okurken hani okumakta fırsat bulunca gözlerimden şu aşkı oku her gün diyorum sevgilerimle aşkla özlemle arz ediyorum.

Selametle
C.Ataman.


  

Sonuna kadar helal..!

Arkadaş;
Ben çok sevmişim...
Yanlış mı yapmışım? 
Hiçliğe kurban olmuş hayatımda, hiç dinlemeden teslim olmuşum; hiç sevilmemiş birine...
Hiç dokunmadan
Hiç koklamadan
O hiç görmeden beni 
O hiç anlamadan beni
Belki inanmadan.
Demişim doğruları bir bir...
Dinlemişim belki yalan belki doğru bilmeden anlatılanları,
Hiç kötü düşünmeden
Hiç üstüne düşünmeden.
Hayatı savurmuşum bir yana, 
Hiç denemeden 
Hiç sınamadan
Hiç belki demeden ! 

Belkisi yoktur çünkü delikanlı aşkın. 
Belkisi oldu mu, sandığın kadar delikanlı değildir çünkü aşkın. 
Daha hiç sevişmeden tenin; deli gibi sevişmeli o büyük sevgin!

Geldiğin de o zaman;

Geceleri o rahat uyuyo mu diye düşünürken, rahat uyuyamadığın zaman.
Yapayanlız kaldığında; o yanında olmasa da, ona sarılabildiğin zaman.
Günlerce ayrı kalsan bile onun kokusunu; burnunla dudakların arasında hissedebildiğin zaman.
Kalabalık bi yerde gezerken, acaba o da burdan geçmişmidir diye düşündüğün zaman.
Aranızda yüzlerce kilometre varken bile, herkesi ona benzettiğin zaman.
Yeri gelince, gururunu ve kurallarını çöpe atabildiğin zaman.
Onun yaşattıklarını o yaşamasın diye, Allah'a yalvardığın zaman.
O yemek yiyemedi diye, senin de aç kaldığın zaman.
Ona dokunurken gözlerini kapatıp; geleceği görebildiğin zaman.
O üzülmesin diye, sen acı çekerken sustuğun zaman.
O yokken bile; yatağın kenarına kıvrılıp diğer yarısını ona ayırdığın zaman.
Herkese sinirlenip, aynaya kızıp;ona güldüğün zaman.
O üzülünce; senin saçında ki beyazların arttığı zaman.
Doğruyu bile bile yalana kandığın zaman.
Ona ulaşabilmek için günlerini gecene katıp, durmadan çalıştığın zaman.
Onu gördüğünde her şeyi unuttuğun zaman.
İşte o zaman yanıma gel.
Seninle;
Güven denen lakırtıyı bir kenara bırakalım.
Sevginin aşkın nasıl da gururu alt ettiğini,
Kuralları bir bir nasıl da yıktığından bahsedelim.
İçelim unutmayalım, daha çok içelim ve daha çok hatırlayalım.
Hiç üzülmeden,
Övünelim duygularımızın erkekliğiyle..
Saf ve temiz hislerimizin sahibi kirli dünya da;
Saf ve temiz hislerimize kaldıralım kadehlerimizi...

Arkadaş;
Ben çok sevmişim.
Çok iyi etmişim...
Şimdi lakırtı yaratmayın kafamda
Benim inandığım bir Allah var;sevgime inanan.
Biliyorum, adının geçtiği tüm dualarımı kabul eden,
Sen sevgisini bana hediye eden,
Bir Allah var.

Şimdi azgın geçmişime inat...
Yolum aynı yol,
Kaç aahh var üstümde acısı çıkacak olan.
Varsın çıksın.

Herkesin dediği gibi değil çünkü ;
Bu aşk bana, sonuna kadar helal..!

Ve bana verilecek en son hediye; onun beni , benim onu gördüğüm gibi görmesi vesselam.

Selametle ...
Cemil Ataman


Sana yol bulamıyorum, dinlenmiyor şu gönlümün kavuşma endişesi, Gözlerin cezayir menekşesi.

İmdat yine mi YOL ?



Bir yine güneşi batıracağız.



varoş insani aşk evliyası kerata

Bir zaman varmış, biri yokmuş o zaman...
O zamanda ;
Her zaman ki gibi , çirkin olanmışım ben. Yalanmışım o zaman.
Durmadan dolanmışım; aranaaa aranaaaa ...
En sonunda ;
Dolaşmışım, bir sahte tebessümün kollarına; inanmış, güvenmiş ve kandırılmışım. !
Olsun...
Ben zaten alışmışım bu lanet merete...
Sonu olmayanların müptelası,
İmkansız aşkların, muhteşem hayallerin, dipsiz mutluluğun peşinde ki; varoşların keratası ...

Duuur dur; bi cigara tellendirelim. Olmayan neşemizin içine, leş bi duman sevk edelim. Ben anlatmaya başlamadan önce, sen yapabiliyorsan eğer; iki dakka beyni mi alır mısın?
Tek deliren ben olmamalıyım, lütfen...

        Zamanın en zor geçtiği zamanlardı ki o zamanlar ; ben hep gözü kara ve gözü mor dolaşırdım. Biraz mangal yürekli, biraz da ürkek kedi misali.
        Kalbimden haber alamayacağım günlere doğru hızla sürükleniyordum. Kendimi aşk denen o ihtiyar lolitanın; ateşli bedenine o kadar kaptırmıştım ki, ölüme doğru seri parandeler attığımın farkında bile değildim.
        Kalbimde oturan kişi; belki de daha geniş, balkonlu ve manzaralı bir kalbe taşınmak için; son kirayı da bana kitleyerek, Usain Bolt gibi koşarak kaçtığında; yeni doğmuş bir bebek gibi kaldım ortada. Hayata göre aşırı saf, fazla avanak, çok inanmış ve güçsüz. 
        Oysa rakipsiz kerata için; küme düşmenin hiçte sırası değildi. Ne güzel yapılmıştı bütün planlar. Yaşanılası güzel yerler bile hayal edilmişti, mis gibi. Tüm federasyonların desteği de alınmıştı. İşte tamam, her şey tamdı. Eksik olan neydi de, bıraktı arkasında ki tüm çöplükleri ? Yoksa benim kalbim , aslında benim sandığım kadar rahat değil miydi ? neydi neydi neydi ?
        Diye soooraaa soraaa ; bir kaç tel beyazın sahibiydim artık. Bir çuval dolusu da cevapsız sorum vardı; içimde patlayacak olan. Bi "hoopp nereye gidiyon bilader?" bile diyememiştim. İşin aslı; kimseye bir şey diyememiştim. O gün, öyle bi sustum ki ben. Öyle  sessiz üzüldüm ki... Kimsesiz, sessiz ve sahipsiz kerata; öyle bir bakış attı ki hayallerinin ardından. Ustaca sakladı tüm duygularını. Ancak, becerikli insan sarrafları anladı onun gözlerinde ki ; yıpranmışlığı, intikamı, tutkuyu, aşkı ve çok daha fazla aşırı yoğunlaşmış yaşanması kötü duyguyu... 
        


        Bütün varoş keratalar, sessiz kalarak ve duygularıyla saklambaç oynayarak; insani aşkın evliyası oluyor zamanla. Ve aslında ,

Aslında falda çıkmıyor söylenenler. Gözlerden okunabiliyor. 
Aslında yalanlara inanılmıyor artık. Çünkü doğrulara, yalancı kılıflar çok küçük geliyor.
Aslında öpmek ile öpüşmek arasında ki fark anlaşılabiliyor.Sevmek ile sevişmek arasında ki gibi.
Aslında ihtiyaçtan ve alışkanlıktan nefret ediliyor. Anı yaşa ve sonra öl , artık baydı çünkü.
Aslında iyi ve kötü çok bariz. Ama kötü her zaman ki gibi daha çekici eleman.
Aslında bir insana göre diğer insanlar "kalbinde mantık arayan avanaktır"

       Yıl 2012'de metropolün göbeğinde hala insanlar aşkı kullanıyor ya. Hani aşkın bedeli  "yatak arkadaşlığı alışkanlığı" statüsüne dayatıp, bir süre sonra pozisyon zayıflığından eritip bitirip yok ediyorlar ya. Sonra konuşunca "varoş insani aşk evliyası kerata"  konuştu oluyor. Bu insanların %98'i vallahi pis,kötü,kaka ....
       Şimdi
       Sahte bir tebessümün kollarına dolanmış; inanmış ve güvenmiş birine anlatsan bunları. Kim bilir kaçıncı fasıldan mavallar okuyarak, hikayesini değiştirir ve donatır iyi kötü. Bize de çakmaya çalışır, yeriz vesselam. eyvallah... Sonuç olarak;  yerin yanımız yerin hazır. Sonunun hazır olduğu gibi, müstakbel "kandırılmış".
       Eğer kız verirse "hemen verdi lan bu kaşar", vermezse de "bu vermiyo oğlum" denip kızın kıçına atılacak okkalı tekme için sivri burun kunduranın hazır bulunduğu şu devirde. Siz ilk başta siz olun sonra çok akıllı olun ve bunu kimseye çaktırmayın. 
Bence kızlar, ne versin ne de vermesin ? ona göre bi ayar çeksin neyse....
       Zaten onlar için bi sorun yok. Çünkü erkekleri peşlerinden koşturacak, çok sağlam donanımları mevcut. Elbet mutluluklarını sömürecekleri saf bir erkek onları bulacak. Kendi mutsuzluğu ile onlara mutluluk katacak. Zengin bi adam olursa da şayet , belki aldatmazlar...       Herkes böyle değil tabi... 

       %2 lik kısım biraz zor bulunur oldu bu aralar. Nesilleri tükenmekte...
Tükenirken de bol bol kandılırmaktalar. Safi ihtiyaçları karşılamak için bir portföy gerekiyor en nihayetinde.

       Ben de sadece laftayım aga. Gerisi tırt ... 
       Safi portföyün aranan elamanı olmak güzel.
       Bile bile inanmak ise çok profesyonel.

Anlam dolu tek bir şey söyleyeceğim.!
kızım bak git....

Selametle,
C.Ataman.       

Başka yerde görsem sonuna kadar okumazdım.Okuyanın alnından